Osmanlı Devleti’ne 92 yıl başkentlik yapmış Edirne ilimiz, Marmara Bölgesi’nin en batısında, Bulgaristan ve Yunanistan sınırında bulunmaktadır. Güzel insanlarıyla, sakinliğiyle, Mimar Sinan’ın eserleriyle, Meriç Köprüsü, Kırkpınar Yağlı Güreşleri’yle meşhur bu ilimizi İstanbul’dan günübirlik ziyaret edebilirsiniz. Yazımıza başlarken ufaktan bir tarih bilgisi verelim de adet yerini bulsun. 🙂
İçerikler
- Kısaca Edirne Tarihi
- Edirne’de Gezilecek Yerler
- Üç Şerefeli Camii
- Edirne Eski Camii
- Selimiye Mimar Sinan Camii
- Sveti Georgi Bulgar Kilisesi
- Büyük Sinagog
- Meriç Köprüsü
- II. Beyazıt Camii ve Külliyesi
- Gala Gölü Milli Parkı
- Mesire Alanları
- Yamaç Paraşütü
- Edirne Enez
- Edirne’nin Neyi Meşhur? Edirne Mutfağı
- Edirne’den Ne Alınır?
- Kırkpınar Yağlı Güreşleri
- Edirne Kakava Şenliği
Kısaca Edirne Tarihi
Edirne’nin en eski halkı Odrislerdir. Odrisler, Trak soyundan gelmektedirler ve bugünkü Edirne’nin bulunduğu yerde M.Ö. 7. yy’da yaşamışlardı. Şöyle de diyebiliriz; Edirne kentinin ilk kurucuları ‘Traklar’dır. (Bulmacada falan çıkarsa Traklar diye yapıştırın hemen.) Odrislerden sonra ise kente Makedonlar sahip olmuştur.
M.S. 2. yy’da Roma İmparatoru Hadrianus, kenti ele geçirmiş ve kente adını vermiştir.
1361 yılında, I. Murat zamanında Lala Şahin Paşa tarafından fethedilen Edirne, Bulgarların elinden alınarak Türk topraklarına dahil edildi.
1700’lü yıllarda Edirne’nin nüfusu 350 bin civarındaydı. Yani İstanbul, Paris ve Londra’dan sonra Avrupa’nın en büyük dört şehrinden biriydi. Osmanlı Devleti’nin gerilemesi, savaşlar ve büyük yangınlardan sona şehrin ekonomik ve sosyal dengeleri büsbütün bozuldu.
Edirne’de Gezilecek Yerler
Dünya mimari tarihine damgasını vurmuş Mimar Sinan’ın ustalık eserini barındıran Edirne, daha birçok açıdan gezilip görülmesi gereken yerler barındıran şehirlerimizden biri. Özellikle tarihi dokusu ile ön plana çıkan Edirne’de ziyaret edilmesini tavsiye ettiğimiz yerleri sizin için tek tek sıralayalım.
Üç Şerefeli Camii
Üç Şerefeli Camii, Edirne’nin simge yapılarından biridir. Selimiye Camisi’nden sonra en bilinen eserlerdendir. Dört minaresi de farklı tasarımla süslenmiştir. Üç şerefeli minarenin özelliği, üç kapısının bulunması ve her kapının farklı şerefeye ulaşmasıdır. Yaklaşık 600 yaşında olan bu eseri Edirne’de gezilecek yerler listenizin başına ekleyin.
Edirne Eski Camii
Kolonlarında dev hat sanatlarının yer aldığı çok güzel bir cami. Emin olun lafın gelişi söylemedik, gerçekten çok güzel bir cami.. Hayranlıkla ziyaret edeceğiniz bu camide mercan kırmızısı renkler hakim. Minber kısmında Kabe taşı bulunan camide Osmanlı mimarisi ön plana çıkıyor. Üç Şerefeli Camii ve Eski Camii başka bir şehirde olsa, belki çok daha fazla bilinir ve çokça ziyaretçisi olurdu. Fakat bölgede Selimiye gibi bir eserin olması, bu güzel eserleri gölgede bırakıyor. Bu nedenle sıralamada Selimiye’yi üçüncü plana aldık. Siz de gezinizden keyif almak istiyorsanız bu sıralamaya riayet edin. 🙂
Selimiye Mimar Sinan Camii
Edirne denince akla ilk olarak tabii ki Mimar Sinan’ın eserleri gelmektedir. Selimiye Camisi, Mimar Sinan’ın bizler için bırakmış olduğu tarihi ve kültürel değeri yüksek olan harika bir eserdir. Selimiye Camisi, sadece Edirne’nin değil ülkemizin en önemli değerlerinden biridir. Selimiye, UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde bulunan iki Türk eseri camiden biridir. Yapımı 8 yıl süren cami için Mimar Sinan “Ustalık eserim” demiştir. Cami kubbesinin bu kadar büyük olabilmesi için Mimar Sinan’ın 13 bilinmeyenli bir formül uyguladığı ve hatta matematiğin 4 işleminden farklı bir işlem yaptığı tahmin edilmektedir. Edirne’de irili ufaklı depremlerin ardından, uzmanlar camide kuvvetlendirme çalışması yapmak istediklerinde Mimar Sinan’ın bu eserinde raylı sistem kullandığını fark ettiler. Caminin özellikleri elbette bu kadarla kalmıyor. Mimar Sinan camisine bir rehber aracılığı ile girmenizi özellikle tavsiye ederiz.
Caminin arka kısmında Arkeoloji Müzesi bulunuyor. Topkapı Sarayı ve Ankara Etnografya Müzesi’nden eserler bulunan bu mekana müze kart ile girebiliyorsunuz. Caminin alt tarafında Selimiye Arastası adında tarihi bir çarşı bulunuyor. Mısır Çarşısı’nı anımsatan çarşıyı görmekte fayda var.
Sveti Georgi Bulgar Kilisesi
1880 yılında yapılmış, hala aktif olarak ibadete açık olan bir kilisedir. Selimiye Camii’sine 950 metre mesafede bulunan kilise, Ortodoks kilisesi olarak bilinmektedir. Mimar Sinan camisinden sonra beklentileri yüksek tutmamak şartı ile ziyarete değer bir eser.
Büyük Sinagog
Rivayete göre büyük yangından önce 13 Sinagog bulunan şehirde, yangın sonrası bunların tamamı yok olmuş. Fakat Büyük Sinagog yeniden restore edilmiş. Güzel de olmuş. İbadethaneler, geçmiş toplumların etnik yapılarını en güzel şekilde anlatan eserlerdir. Edirne’de üç dinin ibadethanelerini de görebiliyorsunuz. Burada Müslümanlar, Hristiyanlar ve Museviler iç içe yaşamış. Osmanlı Devleti 1492’de Endülüs’ten kaçan Musevilere kucak açmış ve onları Edirne ilimizde ağırlamış. Sinagog ziyarete açık olup, bazı özel günler dışında da ibadet için kullanılmıyor.
Meriç Köprüsü
Merkezden ayrıldıktan sonraki rotanız Meriç Köprüsü olabilir. Bulgaristan’dan doğup, Ege Denizi’ne dökülen Meriç Nehri üzerine kurulmuş güzel bir eserdir Meriç Köprüsü. Köprünün yakınlarında, nehrin kenarında çeşitli kafeler bulunuyor. Buralarda mola verebilir, kahvaltı yapabilirsiniz. Yok kahvaltı yaptık, öğlen yemeği derseniz merkezdeki ciğercilere gidebilirsiniz. Ben ciğer yemem diyenlere Edirne köftesi tavsiye ederiz. Köfte de yemem demeyin. Yapmayın!
II. Beyazıt Camii ve Külliyesi
Tunca Nehri kıyısında bulunan II. Beyazıt Külliyesi; cami imaret, erzak depoları, darüşşifa, mutfak ve hamam yapılarından oluşmaktadır. 1484-1488 yılları arasında inşa edilen külliye irili ufaklı yüze yakın kubbe ile örtülüdür.
Külliyenin tek kubbeli, iki minareli anıtsal camisi oldukça sade bir mimariye sahiptir. Mermerden mihrap ve minberi yalındır. Hünkar mahfilinin son derece zarif bir işçiliği vardır.
Caminin batısında Darüşşifa ve Tıp Medresesi yer almaktadır. Darüşşifa binası büyük bir kubbe ile altı küçük odadan ve beş sofadan oluşmaktadır. Büyük kubbenin ortası açıktır ve bu alanda bir şadırvan yer almaktadır. Ön avlu revaklarla çevrilidir. Yan kısımlarda akıl hastaları için ayrılan hücreler bulunmaktadır. Akıl hastaları musikiden, su sesinden ve güzel kokulardan yararlanılarak tedavi edilirdi. Bu bölüm hekim odaları ve eczane gibi bölümlerin bulunduğu mekanla da bağlantılıdır. Külliyedeki medresede ise tıp öğrenimi yapılırdı. Medresede yetişen öğrenciler darüşşifada staj yaparlardı. Avlunun kuzeybatı köşesinde tıp medresesine ait 18 öğrenci hücresi, bir büyük kubbeli oda ve bir şadırvan bulunmaktadır.
Külliyeye ait mutfak ve çamaşırhane de avlunun bir köşesinde yer almaktadır.
Gala Gölü Milli Parkı
Küçük Gala ve Pamuklu göllerini içine alan Gala Gölü Milli Parkı, Edirne’nin Enez ve İpsala ilçeleri arasında yer alır. Milli Park’ın çevresi çeşitli su kuşlarının barındıkları ve göçerken uğrak noktası olarak seçtikleri doğal bir ortama sahiptir. Bu alanda nesli tükenmekte olan tepeli pelikan, bayağı aynak, küçük karabatak gibi kuş türleri de barınmaktadır. Birçok kuş çeşidini bir arada görmek için seçilebilecek en uygun zaman Nisan, Mayıs, Eylül ve Ekim aylarıdır.
Toplam 6000 hektarlık alana sahip olan Gala Gölü Milli Parkı’nda çeşitli balık türlerine de rastlanmaktadır. Gölde yılan balığı, sudak, sazan gibi ekonomik değeri yüksek balıklar da mevcuttur.
Milli Park çevresi flora bakımından da zengindir. Gala Gölü çevresinde nilüfer, su sümbülü ve sazlıklar etrafa oldukça güzel bir görüntü sunmaktadır.
Mesire Alanları
Edirne’nin mesire yerlerinden bahsederken ilk akla gelen Kırkpınar Güreşleri’nin de yapıldığı Sarayiçi’dir. Tunca Nehri’nin iki kolu arasında bulunan Sarayiçi, yemyeşil çayırları ve ağaçları ile küçük bir adadır.
Edirne – Karaağaç karayolu üzerinde bulunan Söğütlük ise kentin tercih edilen bir başka mesire alanıdır. Bu alanda bulunan kamping alanı, restoran, çocuk parkları ve çay bahçesi, ziyaretçilerine hizmet vermektedir. Meriç Nehri’ni boylu boyunca saran ağaçlık alan insanın huzuru yakalamasında oldukça etkilidir.
Yamaç Paraşütü
Edirne’nin Keşan ilçesinde, Keşan – İstanbul yoluna çok yakın mesafede yer alan Yeni Muhacir beldesindeki 110 metrelik bir tepe, öncesinde yapılan deneme uçuşları sonucunda yamaç paraşütü için uygun alan olarak belirlenmiş ve uçuşlar başlatılmıştır.
Burası, tepeye ulaşım yolunun iyi olması ve acemi pilotların bile yelken uçuşunu güvenli şekilde yapabilmesine olanak sağlaması açısından tercih edilebilir.
Yamaç paraşütü dışında kullanılan araçlardan biri de yelken kanat. Yelken kanat (delta kanat), planör ile yamaç paraşütünün karışımı olarak düşünebileceğimiz bir araç. Havada serbestçe süzülme esasına dayanan yelken kanat uçuşlarında kullanılan taşıtın yamaç paraşütünden farkı (alüminyum veya kompozitten) sert bir iskelete sahip olmasıdır. Motorsuz bir araç olmasına rağmen, yüksek bir tepeden yapılan kalkışlarda binlerce metre yükseğe çıkılabilir.
Edirne Enez
Antik dönemlerde Ainos adıyla bilinen Enez, kendi kendini temizleyen ve dünyada yalnızca iki örneği bulunan deniz kıyılarından biridir. Ülke sınırından Erikli sahiline kadar harika ve tertemiz bir kumsala sahip. Enez Kalesi bölgenin en önemli tarihi eserlerinden biri ve görmeye değer. Bununla beraber Ayasofya Kilisesi, Fatih Sultan Mehmet tarafından camiye çevrilen eserlerden biri. Fakat depremde oldukça hasar görmüş ve maalesef olduğu gibi kalmış. Son olarak bölgede bulunan Bizans eseri Has Yunus Türbesi’ni de görebilirsiniz. İlla görmelisiniz demiyoruz ama sağlam kalmış nadide eserlerden biri olduğu için yerinde tebrik edebilirsiniz.
EDİRNE ENEZ GEZİ REHBERİ (TIKLAYIN)
Edirne’nin Neyi Meşhur? Edirne Mutfağı
Yukarıda da kısaca değindiğimiz gibi Edirne’nin köftesi ve ciğeri meşhurdur. Edirne’de ne yenir? diyenlere özellikle Edirne ciğeri yemeden dönmeyin diye tembihliyoruz. Çünkü genellikle ustalar ciğeri şişte yapıyor. Burada ise ciğer tavada yapılıyor. Edirne mutfağına özgü farklı bir lezzeti var. Ciğercilerde sıra olabiliyor, ona göre..
Edirne’den Ne Alınır?
İlk defa 1600’lü yıllarda Edirne’de çıktığı bilinen rengarenk, farklı koku ve şekillerdeki sabunları listenin başına yazıp sıralayalım;
- Meyve Sabunları
- Osmanlı Saray Mutfağı’ndan Badem Ezmesi
- 41 Baharatlı Deva-ı Misk Helvası
- Edirne İşi Ahşap Ürünler
- Aynalı Süpürge
- Tam Yağlı Edirne Peyniri
Kırkpınar Yağlı Güreşleri
Ata sporumuz olan ve Türk kültürünün en önemli geleneklerinden biri yağlı güreş turnuvası, her yıl Haziran sonu ile Temmuz başında düzenlenen festival kapsamında Kırkpınar – Sarayiçi mevkinde gerçekleştiriliyor. UNESCO tarafından 2010’da Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi’ne alınan Kırkpınar Yağlı Güreşleri, Edirne ilimizin simgesi haline gelmiştir. Üç gün devam eden turnuvada pehlivanlar rakipleriyle er meydanında karşılaşıyor ve böylece ilk üçe giren yarışmacılar içinden ‘’başpehlivan’’ belirlenmiş oluyor. Dereceye girenlerin para ödülü almaya hak kazandığı yarışmalarda başpehlivan ‘’Altın Kemer’i’’ de alır. Üç yıl üst üste başpehlivan olan sporcu ise ömür boyu kemerin sahibi olur.
Kırkpınar’da yapılan güreşler bazı önemli ritüellerin ve unsurların dikkat çektiği geleneksel uygulamaları yaşatmaktadır. Eskiden ‘’Kırkpınar Ağası’’ organizasyonun tüm finansmanını sağlarken, günümüzde genellikle belediyeler bu konudaki çalışmaları yapıyor.
Pehlivanlar ‘’kıspet’’ denilen ve deriden (dana, manda) imal edilmiş özel bir giysi giyer ve güreş sonrasında kıspet yağlanarak ‘’zembil’’ (sazdan yapılmış torba) içinde kaldırılır. Davul ve zurna, güreş karşılaşmasının vazgeçilmezidir, karşılaşmanın seyrine göre çalınan ezginin ritmi değiştirilir. “Cazgır” güreşçileri özelliklerine göre seyirciye tanıtan, dualarla ve manilerle onları er meydanına çağıran kişidir. Törensel bir peşrev (karşı karşıya gelmeden önce sporcuların meydana girişi) ve cazgırın daveti ile pehlivanlar güreşmeye başlar.
Edirne Kakava Şenliği
Kırkpınar Güreşleri’nin de yapıldığı Sarayiçi’nde her yıl gerçekleştirilen festival bir tür ‘’bahara selam’’ kutlamasıdır. Kakava, Türk kültüründeki Hıdrellez ya da Nevruz gibi düşünülebilir. Edirne’deki Romanların Kakava şenlik ateşini yakmasıyla başlayan müzik ve müziğin ritmine uygun danslar eğlenceyi doruğa çıkarıyor. Meriç Nehri’nin suyunda yıkanmak ve son gün yapılan piknik şenliğin bir parçası. Her yıl Mayıs ayında yapılan şenlik, özellikle fotoğraf sanatçıları için renkli görüntüler oluşturarak pek çok ziyaretçiyi buraya çekmeyi başarıyor. Edirne’ye Mayıs ayında gelerek bu şenliklere dahil olmanızı tavsiye ederiz.
EDİRNE NASIL BİR ŞEHİR? EDİRNE HAKKINDA BİLGİ (TIKLAYIN)